Bu Müjdeleri Kaçırmayın !!
ZİLHİCCE AYININ İLK ON GÜNÜ VE O
GÜNLERDE
YAPILAN AMELLERİN FAZİLETİ
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’adır.
Salât ve selâm, peygamberlerin sonuncusu Rasûlullah’ın,
ailesinin, ashabının ve kıyamete kadar onları dost edinen
herkesin üzerine olsun.
Onuncu günü Kurban Bayramı olan
Zilhicce ayı, içerisinde hac ibadeti yapılan mübarek bir aydır.
İmam Buhârî rahimehullah’ın, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan
rivayet ettiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur: "Başka günlerde yapılan hiçbir sâlih amel bu
günlerde, yani Zilhicce’nin on gününde yapılanlar kadar Allah’a
sevimli değildir." Dediler ki: "Ey Allah’ın Rasûlü!
Allah yolundaki cihad da mı?" Allah Rasulü sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:"Evet cihad da değildir. Ancak bir
kimse malıyla, canıyla cihada çıkar da bunların hiçbirisiyle
geri dönmezse o müstesna (sadece onun ameli bu günlerdeki
amellerden daha faziletlidir).”
İmam Ahmed rahimehullah’ın İbn
Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Allah katında, içinde amel
edilen bu on günden daha büyük ve daha sevimli başka hiçbir gün
yoktur. Bu günlerde kelime-i tevhidi, tekbiri ve hamdeleyi bol bol
söyleyin."
İmam İbn-i Hıbban rahimehullah da
Sahih’inde Câbir radıyallahu anh vasıtasıyla Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Günlerin en faziletlisi arefe
günüdür."
BU ON GÜN İÇİNDE YAPILACAK AMELLER
1. Haccı ve umreyi edâ etmek: Bu,
yapılacak amellerin en faziletlisidir. Pek çok hadis-i şerif bunun
faziletine delâlet eder. Bu hadislerden birinde Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Umre, ikinci bir umreye kadar
aralarında yapılan (küçük) günahlara keffâret olur. Kabul
edilmiş bir haccın ise cennetten başka mükâfatı yoktur."
(Buhârî, Müslim) Bu konuda başka birçok hadis vardır.
2. Bu günlerde veya imkân bulduğu
kadarında -özellikle arefe gününde- oruç tutmak: Şüphesiz
oruç, amellerin en faziletlilerindendir ve Allah’ın kendisi için
seçtiği bir ameldir. Nitekim kudsî bir hadiste şöyle buyrulur:
"Oruç, Benim içindir ve onun
karşılığını Ben veririm. Çünkü oruç tutan, şehvetini,
yemesini ve içmesini Benim için terk etmiştir." (Buhârî,
Müslim)
Ebû Said el-Hudri radıyallahu anh,
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini
nakletmiştir:
"Bir kul, Allah yolunda bir gün
oruç tutarsa Allah buna karşılık onun yüzünü yetmiş yıl
cehennemden uzak tutar." (Buhârî, Müslim)
Bu hadisteki yetmiş yıl uzaklıktan
kastedilen, o kul ile cehennem arasındaki mesafedir.
Müslim’in Katâde’den yaptığı
rivayette ise Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"Arefe gününün orucuna gelince,
Allah’tan ümidim odur ki o, sonraki bir sene ve önceki bir
senenin (günahlarına) keffaret olur."
3. Bu günlerde çokça tekbir getirmek
ve zikir yapmak: Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Onlar
belli günlerde Allah’ı zikrederler." Âlimler tarafından bu
günlerin, Zilhicce’nin on günü olduğu yorumu yapılmıştır.
İmam Ahmed’den gelen İbn Ömer hadisinden dolayı âlimler bu
günlerde çokça zikretmenin müstehab olduğunu söylemişlerdir.
Söz konusu hadiste şöyle buyrulur:
"Bu günlerde kelime-i
tevhidi, tekbiri ve hamdeleyi bol bol söyleyin."
İmam
Buhârî’nin haber verdiğine göre; İbn Ömer ve Ebû Hureyre
radıyallahu anhuma bu günlerde çarşıya çıkıp yüksek sesle
tekbir alırlar, işitenler de onlarla birlikte tekbir getirirlerdi.
İmam İshak rahimehullah’ın rivayetine göre fakih tabiîler bu
günlerde şöyle derlerdi: "Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu
ekber ve lillahil hamd." Çarşılarda, evlerde, yollarda,
mescitlerde ve daha başka yerlerde yüksek sesle tekbir getirmek
müstehabdır.
Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Size
hidayeti nasip etmesine karşılık Allah’ı tazim etmeniz için..."
Toplu tekbir ise caiz değildir. Bu, tek bir sesle topluluğun koro
halinde söylemesidir. Seleften böyle bir şey nakledilmemiştir.
Sünnet olan, herkesin kendi başına tekbir getirmesidir. Bütün
zikirlerde ve dualarda durum böyledir. Ancak bilmeyen bir kimseye
öğreninceye kadar başkası tarafından telkin yapılabilir.
Kişinin tekbir, hamdele ve tesbih çeşitlerinden kolayına
geleniyle zikretmesi ve diğer meşru duaları yapması caizdir.
4. Amellerin Allah’ın rahmet ve
mağfiretine sebep olması için tevbe etmek ve günahları terk
etmek: Günah ve masiyetler, Allah’tan uzaklaşmanın ve huzurundan
kovulmanın sebebidir. İyilikler ve itaatler ise O’na yakın
olmanın ve sevgisini kazanmanın sebebidir. Ebû Hureyre radıyallahu
anh’dan rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur:
"Allah Teâlâ müminler hakkında
gayret ve hamiyet gösterir (iyilik ve mutluluk diler) Allah’ın
gayreti, Allah’ın haram kıldığı şeyleri mü’minlerin
işlememesi içindir." (Buhârî, Müslim)
5. Namaz, sadaka, cihâd, Kur’an
okumak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak gibi ibadetlerin
nafilelerinden olan salih amelleri bol bol yapmak: Bunlar, bu
günlerde sevabı kat kat verilecek amellerdir. Çünkü bu günlerde
işlenen salih amel, diğer günlerde işlenen salih amelden, (hatta
amellerin en faziletlisi olan cihâddan bile) Allah’a daha sevimli,
daha faziletlidir. Ancak cihada giden kimsenin atı yaralanır,
kendisi de can verirse o müstesna (hadiste belirtildiği gibi sadece
onun ameli bu günlerdeki amellerden daha faziletlidir.)
6. Genel olarak bayram namazına kadar
her gece ve gündüz tekbir getirmek dinin tavsiye ettiği bir
ibadettir. Bir de dinin koyduğu özel bir tekbir vardır ki o da
cemaatle kılınan farz namazlardan sonra getirilir. Bunun vakti hacı
olmayanlar için arefe günü sabah namazından itibaren, hacılar
için kurban bayramının birinci günü öğlen namazından itibaren
başlar ve bayramın dördüncü günü akşam namazına kadar devam
eder. (Bunlara teşrik tekbirleri denir.)
7. Kurban bayramının birinci ve
teşrik günlerinde kurban kesmek meşru kılınmıştır. Bu,
atamız, Halilullah İbrahim aleyhisselatu vesselam’ın bir
sünnetidir. Onun zamanında oğlu İsmail için Allah tarafından
fidye olarak büyük bir kurbanlık gönderilmişti. Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’den sabit olduğuna göre o, boynuzlu
ve alaca renkli iki koçu kurban etmiş ve ayağını onların
böğürlerine koyup tekbir getirerek ve besmele çekerek kendi
eliyle kesmişti. (Buhari, Müslim)
8. İmam Müslim’in ve diğer hadis
imamlarının Umm Seleme radıyallahu anha’dan rivayet ettiklerine
göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Zilhicce ayına girdiğiniz ve
sizden biriniz kurban keseceği zaman (kendi) kıllarından ve
tırnaklarından almasın." (Başka bir rivayette: "Kurbanı
kesinceye kadar (kendi) kılından ve tırnağından almasın."
ifadesi geçer.) [saç, sakal, bıyık, etek tıraşı ve koltuk altı
kılları gibi...]
Belki de bu, yanında hac kurbanı götüren
kimseye benzemek içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Kurban yerine varıncaya kadar
başlarınızı tıraş etmeyin."
Görüldüğü kadarıyla bu yasaklama
sadece kurban sahibine yöneliktir. Kurban sahibinin eşini ve
çocuklarını kapsamaz. Ancak onların kendilerine ait bir
kurbanlıkları olursa onlar da yasağın muhatabı olurlar. Başını
yıkamakta, bir şey düşse bile ovalamakta bir sakınca yoktur.
9. Bir Müslümanın namaz kıldığı
yerde bayram namazını da edâ etmeye çabalaması, hutbeyi dinleyip
ondan yararlanması gerekir. Bu bayramın hikmetini ve onun şükretme
ve iyilik yapma günü olduğunu anlaması gerekir. Onu, kötülük
ve şımarıklık günü haline getirmemelidir. On günde işlediği
salih amellerin boşa gitmesine sebep olabilecek şarkı, eğlence ve
sarhoşluk verici şeyler gibi haramlara dalmamalı ve bu günleri
bir günah mevsimi haline dönüştürmemelidir.
10. Bu günlere ulaşan Müslüman her
erkeğin ve kadının bu günleri Allah’a itaatle, O’na zikirle
ve şükürle, farz ve vacipleri yerine getirmekle, kötülük ve
yasaklardan sakınmakla ve Mevlasının rızasını talep etmek için
Allah’ın rahmet esintilerinin peşinden koşmakla değerlendirmesi
gerekir.
Başarıyı lütfedecek olan ve
hidayetin sahibi olan Allah’tır. Allah’ın salât ve selâmı
Muhammed’e, onun ailesine ve ashabına olsun.
Allame eş-Şeyh Abdullah İbn
Abdurrahman el-Cibrîn
Çeviren: Dr. Ahmet İYİBİLDİREN
http://ilim-der.com/ilimder.php?sayfa_id=118&id=65
http://ilim-der.com/ilimder.php?sayfa_id=118&id=65