Tevbe ve Fazîleti

Ebu Sehran es-Suri


Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin." derler. (66 Tahrim/8)

“Allah’tan bağışlanma iste, çünkü Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” (4 Nisa/106)

“Rabbini överek tesbih et, O'ndan mağfiret dile. Çünkü O tevbeleri kabul edendir.” (110 Nasr/3)

"…Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın. Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın." (71 Nuh/10–12)

“Kim bir kötülük işler yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur.” (4 Nisa/110)

"Ancak Allah'ın kabul etmeyi vaad buyurduğu tevbe, bilmeyerek günah işleyip hemen tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul eder. Allah âlimdir hakîmdir. Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: "İşte ben şimdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır.(4 Nisa/17–18) "

“Ve onlar (Müminler) çirkin bir günah işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmezler.” (3 Al-i İmran/135)

Ebu Hureyre (radıyallahu anhu) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in söyle buyurduğunu söyledi: " Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan fazla muhakkak istiğfar ve tevbe ederim" . (Buhârî, Tirmizî, İbni Mâce).

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Bazen kalbimin perdelendiği olur. Ama ben Allah’a günde yüz defa istiğfar ediyorum.” (Müslim, Ebu Davud)

İbni Abbas (radıyallahu anhuma)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Bir kimse istiğfarı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” (Ebu Davud, İbni Mâce)

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Herhangi birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu hoşnutluk, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini elinden kaçıran, arayıp taramaları sonuç vermeyince deveyi bulma ümidini büsbütün kaybederek bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini görerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne söylediğini bilmeyerek:
— Allahım! Sen benim kulumsun; ben de senin rabbinim, diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.” (Müslim, Tirmizî, İbni Mâce)


Ebu Musa Abdullah İbni Kays el-Eş’arî (radıyallahu anhu)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Geceleyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de gündüzün elini açar. Güneş battığı yerden doğuncaya kadar bu böyle devam edip gider.” (Müslim)

İbni Ömer (radıyallahu anhuma)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Bir kul can çekişmeye başlamadığı sürece, Allah Teâlâ onun tövbesini kabul eder.” (Tirmizî, İbni Mâce)

Ebu Hureyre (radıyallahu anhu) anlatıyor: " Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Bir kul günah işledi ve: "Ya Rabbi günahımı affet!" dedi. Allah (Subhanehu ve Teala) da: "Kulum bir günah işledi. Arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır." Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim günahımı affet!" der. Allah (Subhanehu ve Teala) : "Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır." Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: "Ey Rabbim beni affeyle!" der. Allah (Subhanehu ve Teala) da: "Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle muaheze eden bir Rabbi olduğunu bildi. Dilediğini yap, ben seni affettim!" buyurdu."(Buhari, Müslim)

Şeddâd İbni Evs (radıyallahu anhu)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

“İstiğfarın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet; şüphe yok ki günahları senden başka affedecek yoktur. Her kim, bu istiğfarı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur” buyurdu. (Buhârî, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî)

Ebu Mûsâ el-Eş'arî (radıyallahu anhu)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dua ederdi:

Ey Rabbim! Benim günahımı, bilgisizliğimi, her işimde israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun kusurlarımı mağfiret eyle! Ya Allah! Benim hatalarımı, kasıtlı ve bilgisizliğimle işlediklerimi, şakalarımı mağfiret eyle! Bunların hepsi bende vardır. Ya Allah! Evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa çıkardığım bütün günahlarımı Sen mağfiret eyle! Öne geçiren ancak Sen'sin, sonraya bırakan da ancak Sen'sin. Sen her şeye gücü yetensin!

Sevbân (radıyallahu anhu) şöyle dedi: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) selâm verip namazdan çıkınca üç defa istiğfar eder ve “Allahım selâm sensin. Selâmet ve esenlik sendendir. Ey azamet ve kerem sahibi Allahım, sen hayır ve bereketi çok olansın” derdi. Hadisin râvilerinden biri olan Evzâî’ye: “İstiğfar nasıl yapılır?” diye sorulunca: “Estağfirullah, estağfirullah demektir” dedi. (Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesai, İbni Mâce)

Enes (radıyallahu anhu) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken dinledim dedi: “Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.
Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.” (Tirmizî, Ahmed b. Hanbel)

İbni Mes’ûd (radıyallahu anhu)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tevbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır.” (Ebu Davud, Tirmizî, Hâkim, İbni Mâce)

İbni Ömer (radıyallahu anhumâ) şöyle dedi: Biz Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bir yerde yüz defa:
“Allahım! Beni bağışla ve tövbemi kabul eyle. Çünkü sen tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin” dediğini sayardık.(Ebu Davud, Tirmizî, İbni Mâce)

Âişe (radıyallahu anhâ) şöyle dedi: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatından önce sık sık “Ben Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tevbe ederim” derdi. (Buhârî, Müslim)

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Hakikat Kitabevi" Pislik Yayıyor

Dua ve Zikirler Hısnul Müslim

İMÂM MÜSLİM (204-261) Biyografi