Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve selleme İtaat ile İlgili Hadisler
بِسْمِ اللهِ،
الْحَمْدُ لِلَّهِ وَالصَّلاَةُ
وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَ
بَعْدُ
Rasûlullah(Sallallahu Aleyhi Ve
Sellem)e İtaat İle İlgili Hadisler
(1) Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“ Her kim bana itaat ederse Allah’a
itaat etmiş olur ve her kim de bana isyan ederse Allah’a isyan
etmiş olur.”
İbni Mâce (3) Buhârî (2766)
(2) Âişe (radiyallahu anha) dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim bizim şu işimizde ondan
olmayan bir şeyi ortaya çıkarırsa o reddedilir.”
Buhârî (2492) Müslim (1718/18)
Ebû Dâvud (4606) İbni Mâce (14)
(3) Abdullah bin Mes’ud (radiyallahu
anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Sizi Allah’a yaklaştırıcı ve
ateşten uzaklaştırıcı hiçbir şeyi terketmedim, onların
hepsini size emrettim ve sizi Allah’tan uzaklaştırıcı, ateşe
yaklaştırıcı hiçbir şeyi terketmedim, onların hepsini size
yasakladım.”
Begavî (4111) Beyhakî (13443)
(4) Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Size ne emrettimse onu alınız ve
sizi neyden nehyettimse ondan vazgeçiniz.”
İbni Mâce (1)
(5)Ebû Hureyre (radiyallahu anh)dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
“Ümmetimin hepsi cennete girecektir
ancak imtina edenler giremeyecektir.” Sahabîler: «Ya Rasûlallah!
İmtina edenler kimlerdir?» diye sordular. Rasûlullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) :“Her kim bana itaat ederse cennete girecektir.
Her kim de bana asi olursa o da imtina etmiş olur.”
Buhârî (7143)
(6)Ebû Hüreyre (radiyallahu anh) dan;
Rasûlullâh (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Size iki şey bıraktım. Bunlara
sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla dalalete düşmezsiniz:
Allah’ın Kitabı ve benim sünnetim.”
Mâlik (2 / 899) Hâkim (319)
Beyhaki (10 / 114)
(7)Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Sizler, sizi bırakıp mükellef
etmediğim hususlarda beni kendi halime bırakınız! Sizden evvelki
ümmetler ancak soru sormaları ve nebilerine karşı ihtilafları
sebebiyle helak olmuşlardır. Ben sizleri bir şeyden nehyettiğim
zaman ondan sakınınız. Sizlere bir şey emrettiğim zaman da
emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiği kadar onu yerine getiriniz.”
Buhârî (7151) Müslim (1337/ 412)
İbni Mâce (2) Tirmîzî (2819)
(8)Cabir bin Abdullah (radiyallahu
anhuma) dan;
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) hutbe okuduğu zaman gözleri kızarır, sesi yükselir ve
öfkesi şiddetlenirdi. Şehadet parmağı ile onun yanındaki orta
parmağını birleştirir ve « Kıyamet günü ile ben, bunlar gibi
gönderildim.» derdi. Sonra derdi ki: «Bundan sonra; işlerin en
hayırlısı Allah’ın Kitabı’dır. Yolların en hayırlısı
Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)in yoludur. İşlerin en
şerlisi sonradan uydurulanlardır ve her bid’at sapıklıktır.»”
İbni Mâce (45)
(9)Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Benim halim, bir ateş yakan kimse
gibidir ki; ateş, etrafını aydınlattığı zaman küçük
kelebekler ve hayvanlar ateşin içine düşmeye başlarlar. O kimse
bu hayvanları ateşe düşmelerinden menetmeye başlar. Fakat
hayvanlar o zata galip gelip düşüncesizce ve süratle ateşe
düşerler. İşte bu benimle sizin misalinizdir. Ben sizin izar ve
bellerinizden ateşe girmeyesiniz diye tutuyorum. Sizler ise, bana
galip gelip düşüncesizce ve tedbirsiz olarak süratle ateşe
düşüyorsunuz.”
Müslim (2284 / 18) Buhârî (6410)
(10)Cabir bin Abdullah (radiyallahu
anhuma) dan;
“Bir kere Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem) uyurken yanına birtakım melekler geldi ve «Bu dostunuzun
yüksek bir sıfatı vardır. Haydi, siz de bunun yüksek mevkiini
bir örnekle temsil ediniz.» dediler. Bunun üzerine melekler: «Bu
zatın benzeri, şu kimsenin misali gibidir ki; o kimse yeni bir ev
yaptırır, o evde bir ziyafet yemeği tertip eder ve bu ziyafete
insanları davet etmek için bir davetçi gönderir. Bu davetçinin
davetine kim icabet ederse, o eve girer ve ziyafet yemeğinden yer.
Her kim de davetçinin davetine icabet etmezse o eve giremez ve
ziyafet yemeklerini de yiyemez.» Bunun üzerine melekler (kendi
aralarında temsili şöyle izah ettiler ): «O ev cennettir, davetçi
de Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’dir. Her kim Muhammed’e
itaat ederse, Allah’a itaat etmiştir. Her kim de Muhammed’e asi
olursa Allah’a asi olmuştur. Muhammed (sallallahu aleyhi ve
sellem) insanların arasını (itaat ve isyan şiarını bildirip iman
edenlerle inkar edenleri) ayırt etmiştir.»”
Buhârî (7114)
(11)Ebû Musâ el-Eş’ari
(radiyallahu anh) dan; Nebi(sallallahu aleyhi ve sellem)şöyle
buyurmuştur:
“Benim meselim (benzerim) ve beni
kendisiyle size Allah’ın Nebi gönderdiği şeyin misali, ancak şu
adamın benzeri gibidir ki, o kavmine geldi de: « Ey kavmim! Ben
şurada iki gözümle ordu gördüm. Görüyorsunuz, ben çıplak bir
nezirim. Hemen kurtulmaya, hemen kaçmaya bakınız.» der. Bu haber
üzerine kavminden bir taife ona itaat ederek bütün gece vakar ve
haysiyetle yürümüş ve kaçıp kurtulmuşlardır. Kavminden bir
kısmı da onu yalanlamışlar da yerlerinde kalmışlardır. Bunun
üzerine sabahleyin ansızın ordu onları basıp helak etmiş ve
köklerini kazımıştır.
İşte bu, bana itaat eden ve benim
getirdiğime uyan kimse ile bana asi olan ve benim getirmiş olduğum
hakkı yalanlayan kimsenin misalidir.”
Buhârî (7146) Müslim (2283 / 16)
(12)Abdullah ibn Amr (radiyallahu
anhuma) dan;
“Ben Rasûlullah (sallallahu aleyhi
ve sellem) den işittiğim ve ezberlemeyi istediğim her şeyi
yazıyordum. Kureyş kavmi beni yazmaktan nehyettiler ve dediler ki:
«İşittiğin her şeyi yazacak mısın? Halbuki Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)de insandır, öfkeli anında da, neşeli
anında da konuştuğu olur.» Ben de bunun üzerine yazmayı bir
müddet durdurdum, bunu Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e
söyledim. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) parmağı ile
ağzına işaret etti ve «(Ey Abdullah) Yaz! Nefsim elinde olan
Allah’a yemin ederim ki bu ağızdan hakikat olmayan bir şey
çıkmaz.» buyurdu.”
Ebû Dâvud (3646)
(13)Mikdam bin Madi Kerib (radiyallahu
anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Süslü tahtına yaslanmış adama
benim hadislerimden birisi okunur da, o (kişi)nin vaziyetini hiç
bozmadan: «Bizlerle sizler arasında Allah-u Teâlâ’nın Kitabı
vardır. O’nda helal olarak bulduğumuz her şeyi helal sayıyoruz,
haram olarak bulduğumuz her şeyi de haram kabul ediyoruz.»
diyebilme zamanı yaklaşmıştır. Dikkat! Rasûlullah’ın haram
kıldığı şeyler Allah’ın haram kıldığı şeyler gibidir.”
İbni Mâce (12) Tirmîzî (2801)
(14)Mikdam bin Madi Kerib (radiyallahu
anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Dikkat! Bana Kur’an verildi,
Kur’an’la beraber O’nun bir benzeri daha verildi. Dikkat!
Yakında midesi tok, rahat koltuğunda oturan bir kimse şöyle der:
«Şu Kur’an’a sımsıkı sarılın, O’nda helal olarak
bulduğunuzu helal sayın, haram olarak bulduğunuzu da haram sayın.»
Dikkat! Size ehli eşeklerin eti helal değildir. Yırtıcı
hayvanlardan köpek dişi olanların eti helal değildir. Kendileri
ile aranızda anlaşma bulunan kimselerin yitirdiklerini almanız
size helal değildir. Ancak sahibinin ona ihtiyacı yoksa o zaman
helal olur. Bir kimse bir kavme misafir olarak inerse onu
ağırlamaları gerekir. Eğer onu ağırlamazlarsa o şahsın onları
takip ederek ağırlamayana misilleme olarak cezalandırma, misafir
etmeme hakkı vardır.”
Ebû Dâvud (4604) Beyhaki (9 / 332)
(15) Irbâd bin Sariye (radiyallahu anh)
dan;
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) bir gün sabah namazını müteakip bize son derece tesirli
bir va’z irâd etti. Bu va’zın tesirinden gözler yaşla ve
kalpler korku ile dolmuştu. Ashabdan bir adam: «Kuşkusuz bu,
vedalaşan kişinin öğütleridir! O halde ya Rasûlallah, bize neyi
tavsiye buyurursunuz?» dedi. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) buyurdu ki: «Allah’a takvalı olmanızı ve (idareciniz)
Habeşistanlı bir köle bile olsa dinleyip itaat etmeyi size tavsiye
ederim. Benden sonra birçok ihtilaflar göreceksiniz. Sonradan
uydurma işlerden önemle sakınınız, çünkü bunlar dalalettir.
İçinizden her kim bunlara ulaşırsa benim sünnetime ve hidayet
üzere olan Hulefa-i Raşidin’in yoluna sımsıkı sarılsın. Bu
yolda dişlerinizi sıkınız.»”
Ahmed (4 / 126) Dârimi (16) Begavi (205) İbni Mâce (42) Beyhâki (10 / 114) Taberani (1 / 78) Hâkim (1 / 96) Tirmîzî (2815) Ebû Dâvud (4607)
(16) Ebû Rafi’den;
Rasûlullah(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz koltuğunda oturmuş,
benim emrimden bir emir veya nehyettiğim şeylerden bir nehiy
geldiğinde sakın « Biz Allah’ın Kitabı’nda bulduğumuza
uyarız, başkasını bilmeyiz.» demesin.”
Ebû Dâvud (4605) İbni Mâce (13)
Tirmîzî (2800) Hakim (1 / 108) Beyhaki (625) İbni Hibban
(13) Ahmed (6/8)
Humeydi (551) Begavi (Şerhu’s
Sünne 1 / 200)
(17) Ebû’d-Derda (radiyallahu anh)
dan; Rasûlullah(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“... Allah’a yemin ederim ki, ben
sizleri gecesi ve gündüzü apaydın olması bakımından eşit olan
terte-miz gönüllere sahip olarak bıraktım.”
Ebû’d-Derda (radiyallahu anh) diyor
ki: Vallahi Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) doğru
söyledi. Vallahi gecesi ve gündüzü aydınlık olması bakımından
eşit olan tertemiz gönüllere sahip olarak bizi bıraktı.
İbni Mâce (5)
(18) Ebû Musâ El-Eş’ari
(radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdu:
“Siz sevap kazanmak için aracı
olunuz, ancak Allah, Nebisi’nin dilinden dilediği hükmü
verecektir.”
Buhârî 7344, Tirmîzî (2811)
(19) Ali bin Ebî Talib (radiyallahu
anh) şöyle dedi;
“Size Rasûlullah (sallallahu aleyhi
ve sellem) den hadis okunduğu zaman onun hadisinin hakka, hidayete
ve takvaya en uygun söz olduğuna inanın.”
İbni Mâce (20)
(20) Ebû Katade (radiyallahu anh) dan;
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in bu minder üzerinde iken
şöyle buyurduğunu işittim:
“Benden çok hadis rivayet etmekten
kaçının. Her kim benim üzerimde bir şey söylemek isterse hak
veya doğru söylesin. Kim benim söylemediğim sözü bana isnad
edip söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın.”
İbni Mâce (35) Müslim (1-4)
Tirmîzî (2796) Darimi (244)
(21) Semure bin Cündüb (radiyallahu
anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:
“Kim yalan olduğunu bilerek bir
hadisi benden rivayet ederse iki yalancıdan birisi de odur.”
İbni Mâce (39) Tirmîzî (2799)
(22) Abdullah bin Mugaffel (radiyallahu
anh) dan; Kendisi yeğeninin yanında otururken yeğeni sapanla fiske
taşı attı. Abdullah onu taş atmaktan menetti ve dedi ki:
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sapanla fiske taşı
atmayı yasakladı ve « Sapanla atılan taş ile av avlanmaz, düşman
da yaralanmaz ve öldürülmez. Muhakkak o diş kırar, göz
çıkarır.» buyurdu.”
Abdullah’ın yeğeni tekrar taş
atınca ona:
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in sapanla
taş atmayı yasakladığına dair hadis okuyorum, sen yine taş
atmaya devam ediyorsun. Artık bundan sonra ebediyen seninle
konuşmayacağım.” dedi.
İbni Mâce (17)
(23) Abdullah bin Ömer(radiyallahu
anhuma) şöyle dedi; “Rasûlullah(sallallahu aleyhi ve sellem) den
işittim şöyle buyurdu:
«Mescide gitmek için sizden izin
istedikleri zaman kadınlarınızı mescidlerden men etmeyiniz.»”
Ravi (Salim bin Abdullah) der ki; Bilal
bin Abdullah bin Ömer “Vallahi biz kadınları muhakkak men
ederiz.” dedi. Bunun üzerine Abdullah ona döndü ve çok kötü
bir tarzda sövdü ki, onun böyle sövdüğünü kendisinden hiç
işitmemiştim. Sonra şunu söyledi: “Ben Rasûlullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) den haber veriyorum, halbuki sen «Vallahi biz
onları muhakkak menederiz. » diyorsun.”
Müslim (442 / 135) İbni Mâce (16)
(24) Kabisa (radiyallahu anh) dan; Ubade
bin Samit (radiyallahu anh) (Muaviye’ye) “Ben sana Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) in hadisini okuyorum, sen bana şahsi
görüşünü anlatıyorsun. Andolsun eğer, Allah-u Teâlâ beni (bu
savaştan sağ) çıkarırsa senin hakimiyetin altındaki bölgede
seninle oturmayacağım.” dedi.
İbni Mâce (18)
(25)Ebû Seleme (radiyallahu anh) dan;
Ebû Hureyre (radiyallahu anh) bir adama dedi ki:
“Ey yeğenim, ben sana Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) den hadis rivayet ettiğim zaman sen
ona karşılık olarak darb-ı meselleri anlatma.”
İbni Mâce (22)
(26) Ebû Cafer (radiyallahu anh) dan;
“İbni Ömer (radiyallahu anhuma) Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem) den bir hadis işittiği zaman o hadisi işittiği gibi aynen
tutardı. Onda ifrat ve tefritte bulunmazdı.”
İbni Mâce (4)
سُبْحاَنَكَ
اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ
لاَ اِلهَ اِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ
وَأَتُوبُ إِلَيْك
Cengiz ELİBOL