Kayıtlar

Ağustos, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Orucu, cinsel ilişkiyle kasten bozmanın keffareti

Resim
Soru: Ben, Ramazan'da oruçlu olduğum halde hanımımla birkaç defa cinsel ilişkiye girdim. Şimdi bunu yaptığım için çok pişmanım. Ramazan'da gündüz oruçlu iken hanımıyla cinsel ilişkiye girmenin keffâretinin bir köle azat etmek olduğunu öğrendim. Benim bir köle azat edecek imkânım yoktur. Çalıştığımdan dolayı iki ay aralıksız oruç tutmak da bana çok zor gelmektedir. Bunun yerine -hadiste geldiği üzere- altmış yoksulu doyurabilir miyim? Cevap: Hamd, yalnızca Allah'adır. İki ay aralıksız tutacağın orucu, iklimin soğuk veya mutedil olduğu gündüz süresinin kısa olduğu ve meşakkatin hafiflediği günlerde veya işyerinin sana verdiği yıllık izin gibi zamanlarda tutmanı tavsiye ederim.Yerine getirmen gereken görevi, bu fırsatla değerlendirmiş olursun. Eğer gerçekten oruç tutmaya gücün yetmezse, bu takdirde altmış yoksulu doyurman câizdir.Altmış yoksulu doyurman, -gücün nisbetince- bu sayı tamamlanıncaya kadar birden fazla defaya paylaştırabilirsin.Eğer hanımın Ram

Muska, Nazar Boncuğu vs. Caiz mi ?

Soru: Hamayıl (temîme), teller, halkalar, ipler, nazar boncukları ve benzerleri şeyleri asmanın hükmü nedir? Cevap : Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır: "Kim bir şey asarsa (hali) ona havale edilir.” [Müsned, IV, 310, 311; Tirmizî, IV, 403] Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem seferlerinden birisinde bir elçi göndererek ip yahut gerdanlık gibi herhangi bir deve boynunda hiçbir hamayıl bırakmayıp mutlaka koparmasını emretti .[Buhârî, IV, 18; Muslim, VI, 163; Ebu Dâvûd, III, 24; Muvatta, III, 118; Müsned, V, 216] Yine Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz (Sünnette yer alan rukyerler haricindeki) rukyeler, hamayıllar (temimeler) ve tivele (hanımın kocasına sevdirilmesi için yapılan büyü ve benzeri şeyler) bir şirktir." [Ebu Dâvûd, IV, 9; İbn Mâce, II, 1167; Müsned, I, 381] İslamdersleri notu: Yukarıdaki hadisteki parantez içi açıklama bize aittir. Zira sahih hadislerde izin verilen rukye çeşitleri bu yasağa girmez. Hadis

Uğursuzluk İslam'da var mıdır ?

Soru: Uğursuzluk duymanın hükmü nedir ve bunu ne giderir? Cevap: Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "İyi bilin ki onların uğradığı uğursuzluk ancak Allah tarafındandır." (el-A’raf, 7/131) Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem de şöyle buyurmaktadır: "Hastalığın kendi kendine bulaşması, eşyada uğursuzluk, intikamı alınmayan maktulün ruhunun hayalet olması ile safer (ayının uğursuzluğu veya bir hastalık) yoktur ."[Buhârî, VII, 17; Muslim, VII, 31; Ebu Dâvûd, IV, 17; İbn Mâce, II, 1170; Müsned, I, 24, 25, 153, 174, 180, 269, II, 266, 267, 406, 430, III, 118, 120, 154 ] Yine Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Uğursuzluk şirktir, uğursuzluk şirktir ."[Ebu Dâvûd, IV, 17; Tirmizî, IV, 160; İbn Mâce, II, 170; Müsned, I, 389, 438, 440] İbn Mesud da şöyle demiştir: "Bu bizden olmaz, ancak (istisnâ olarak görülürse) Allah da onu tevekkül ile giderir ."[ Ebu Dâvûd, IV, 17; Tirmizî, IV, 160; İbn Mâce, II, 170; Müsned, I, 389, 438, 440] Pe

Duâ Belâyı Defeder

بســـم الله الرحمن الرحيم Duâ da böyledir: O belânın def edilmesinde ve istenilen şeyin yerine gelmesinde en güçlü vesilelerdendir. Ancak bazen etkisi olmaz. Bu ya - nefret içerdiğinden dolayı Allah'ın sevmediği bir dua olduğu için - duanın kendisindendir. Veya kalbin zayıflığından ve dua esnasında Allah'a tam yönelememesinden, kendini toplayama masındandır; bu durumda da, çok yumuşak bir ok gibi olur; zira böyle bir ok yaydan yavaş fırlar. Duanın kabul olmaması bazen de haram lokma yemek, günahların kalpleri istilası etmiş olması ve gaflet, şehvet ve oyun-oynaşın onda galebe çalmış olması gibi engellerd en dolayıdır. Nitekim. Hâkim'in Müstedrek'inde Ebû Hureyre'den nakledile n bir hadiste Rasûlullah (Sallallah u aleyhi ve sellem): "Allah'a duaların kabul olunacağına dair yakin bir inançla dua edin. İyi bilin ki Allah gafil ve ilgisiz kalbin duasını kabul etmez." Dua hastalığı gideren faydalı bir ilaçtır. Ancak kalbin gafleti onun gücünü kırar. Haram

Rasul ile Nebi Arasındaki Fark Nedir ?

Hamd, yalnızca Allah'adır. Nebî ve rasûl arasında meşhur fark: Rasûl, kendisine yeni bir şeriat (dîn) vahyedilen ve bunu tebliğ etmekle emrolunan kimsedir.Nebî ise, kendisine yeni bir şeriat vahyedilmeyen ve onu tebliğ etmekle emrolunmayan kimsedir. Fakat bu fark, birtakım kusurlardan uzak değildir.Zirâ nebî, dâvet, tebliğ ve hükümle mükelleftir.Bunun içindir ki Şeyhul-İslâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: "Doğru olan, yalanlayan kâfirler topluluğuna gönderilen kimse, rasûl (elçi)dir. Kendisinden önceki rasûlün şeriatına îmân eden mü'minler topluluğuna dînlerini öğretmek ve onlar arasında hüküm vermek için gönderilen kimse ise, Nebîdir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: إنا أرسلنا التوراة فيها هدى ونور يحكم بها النبيون الذين أسلموا [ سورة المائدة: ٤٤] “Andolsun ki biz, içerisinde hidâyet (dalâletten doğru yolu gösteren, hükümleri açıklayan) ve nûr olan Tevrât’ı indirdik. Allah’ın emrine teslim olmuş peygamberler, yahûdiler arasında Te

Şefaat ve Çeşitleri..

Şefaat çeşitlidir. Bunların kimisi ümmet tarafından ittifakla kabul edilmiştir. Kimisinde de Mutezile ve onlara benzer bid’at ehli olanlar muhalefet etmişlerdir. • Birinci Türden Şefaat: Bu ilk şefaat olan büyük şefaattir. Peygamber ve rasûllerden sair kardeşleri arasından bizim peygamberimize mahsustur. Allah’ın salat ve selamı hepsine olsun. Buharî ve Müslim’in Sahih’lerinde ve başka eserlerde, çok sayıda sahabi’den -Allah hepsinden razı olsun- şefaate dair hadisler gelmiş bulunmaktadır. Bunlardan birisi Ebu Hureyre -Radıyallahu anh-dan rivayet edilmektedir. Dedi ki: Rasûlullah -Sallallahu aleyhi vesellem-e bir et getirildi. Bu etten ona kol kısmı verildi. O, kolu severdi, ondan bir lokma koparıp aldı. Sonra şöyle buyurdu: Kıyamet gününde ben insanların efendisiyim. Bunun niye böyle olduğunu biliyor musunuz? Allah öncekileri ve sonrakileri bir düzlükte toplayıp bir araya getirecek. Davetçi onların seslerini işitir, göz onlara nüfuz eder. Güneş oldukça yaklaşır, insanlar güç yetiremey

2009 - 2012 Ramazan Mekke-Medine Teravih Namazı Kayıtları

Resim
EN YENİ 2012 TERAVİH MP3 VE VİDEOLAR İÇİN http://haramainrecordings.blogspot.com/ SİTESİNİ ZİYARET EDİN. HER GÜN BİR ÖNCEKİ GÜNÜN KAYITLARI EKLENMEKTE... 1. Teravih Namazı Mekke (21 Ağustos 2009) - Bakara Suresi 1-82 Şeyh Juhany MP3 İndirmek İçin Tıklayın Videoyu İndir Bakara Suresi 83 - 141 Şeyh Sudais MP3 İndirmek İçin Tıklayın Videoyu İndir Vitr Namazı ve Kunut Şeyh Sudais Mp3 İndir Videoyu İndir Medine-İlk 10 Rekat Şeyh Ali Huzeyfi Mp3 İndir Video İndir Medine-İkinci 10 rekat Şeyk Kasım Mp3 İndir Video İndir Medine-Vitr ve Kunut Şeyh Kasım Mp3 İndir Video İndir 2. Teravih Namazı Mekke - 22 Ağustos 2009 İlk 10 rekat Şeyh Saud ibn Ibraheem ash Şureym (Surah Al Baqarah 142 - 203) Mp3 İndir Video İndir Son 10 Rekat Şeyh Maahir al Mu'ayqali (Sure: Al Baqarah 204 -252) Mp3 İndir Video İndir Vitr ve Kunut Mp3 İndir Video İndir Medine 2. Teravih Şeyh Huzeyfi İbrahim Suresi 31-41

KIYÂMET GÜNÜ KULA SORULACAK SORULAR NELERDİR?

Hamd, yalnızca Allah'adır. Salât ve selâm da Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'edir. Kurân ve sünnette sâbit olduğuna göre, insan öldüğü zaman, dünyada işlemiş olduğu, iyilik veya kötülük, büyük veya küçük her amelinden sorguya çekilecektir.İyilik işlemişse, karşılığında mükâfat görecektir. Kötülük işlemişse, karşılığında azap görecektir. Hesap günün ilk merhalesi, kabirdir.İnsanın kabirde ilk sorulacağı şeyler: Rabbin kimdir? Dînin nedir? Size peygamber olarak gönderilen kişi kimdir? Nitekim Berâ b. Âzib'den - Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: { خَرَجْنَا مَعَ النَّبِيِّ - صلى الله عليه وسلم - فِي جِنَازَةِ رَجُلٍ مِنْ الْأَنْصَارِ فَانْتَهَيْنَا إِلَى الْقَبْر وَلَمَّا يُلْحَدْ فَجَلَسَ رَسُولُ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - وَجَلَسْنَا حَوْلَهُ، وَكَأَنَّ عَلَى رُءُوسِنَا الطَّيْرَ، وَفِي يَدِهِ عُودٌ يَنْكُتُ فِي الْأَرْضِ، فَرَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ: اسْتَعِيذُوا بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، -مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلا

Gecenin Sonunda Dua ve İstiğfar Etmenin Fazileti ve Duanın Kabulü

Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle, dedi ki: “ Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Allah-u Azze ve Celle her gece dünya semasına iner tâki son gecenin üçte birlik vakti geçene dek. “Kim Bana duada bulunursa Onun duasına icabet ede­yim. Kim bir şeyler isterse, onun da isteğini vereyim, Kim de mağfiret isterse ona (da) mağfiret edeyim?” diye buyurur.”[1] Yine Müslim’de (169/758) gelen bir rivayet lafzı şöyledir: “Allah-u Azze ve Celle, ilk gecenin üçte birlik vakti geçene dek her gece dünya semasına iner ve: “Her şeyin hükümranı Benim”, “Her şeyin Hükümranı Benim” diye buyurur ve (de­vamla): “Kim Bana dua ederse, onun duasına icabet edeyim? Her kimde Benden isterse, ona vereyim? Ve kim de istiğfar istiyorsa onu da mağfiret edeyim?” diye buyurur. Bu durum sabahın aydınlanmasına kadar da devam eder.” Müslim’de (170/758) gelen bir lafızda yine şöyledir: “Gecenin yarısı ya da üçte birlik bölümü geçince, Allahu Teâlâ dünya semasına iner ve: “Yok mu Benden (bir şeyler) isteyen, Bende ona verey

Kanın çıkması abdesti bozar mı?

Soru: Kanın abdesti bozup-bozmadığını lütfen sizden öğrenmek istiyorum. Cevap: Hamd, yalnızca Allah'adır. Fercin dışında başka bir yerden kanın çıkmasıyla abdestin bozulduğuna dâir abdesti bozan şer'î bir delil bilmiyorum. Aslolan kanın çıkmasının, abdesti bozmamasıdır. Çünkü ibâdetler, deliller üzerine binâ olunmuştur.Hiç kimsenin, delilsiz olarak şu ibâdet meşrûdur deme hakkı yoktur ve bu, câiz de değildir. Bazı ilim ehli, fercin dışında, vücudun başka bir yerinde örfî olarak çok sayılan kan çıkarsa, abdestin bozulacağı görüşüne varmışlardır. Bir kimse abdest aldıktan sonra vücudundan çok kan çıkarsa, ihtiyatlı olan ve âlimler arasındaki ihtilaftan çıkmak için abdest alırsa, güzel olur. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur (( دَعْ مَا يَرِيبُكَ إِلَى مَا لا يَرِيبُكَ.)) [ رواه النسائي والترمذي والحاكم ] "Sana şüphe veren şeyi bırar, sana şüphe vermeyen şeyi al." (Nesâî; 8/328. Tirmizş; 7/221. Tuhfetu'l-Ahvezî. Hâkim; 2/1

Yılda bir defa kutlanan bazı kutlamalara katılmanın hükmü

Soru: Örneğin yılda bir defa kutlanan "Dünya Âile Günü", "Uluslararası Engelliler Günü", "Dünya Yaşlılar Yılı" gibi, birtakım kutlamalara ve münâsebetlere katılmanın dîndeki hükmü nedir? Yine, İsrâ ve Miraç Kandili, Mevlid-i Nebevî ve Hicretin Yıldönümü kutlamaları gibi, insanlara hatırlatmak ve onlara öğüt vermek amacıyla dînî kutlamalar için birtakım broşürler hazırlamanın veya konferanslar ve İslâmî sempozyumlar düzenlemenin şer'î hükmü nedir? Cevap: Hamd, yalnızca Allah'adır. Kanımca, her yıl tekrarlanan bu günler ve toplantılar, dînde ihdâs edilen bayramlar ve Allah Teâlâ'nın hiçbir delil indirmediği bid'at hükümlerdendir. Oysa Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur ((...وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ، فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ، وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ.)) [ رواه أحمد وأبو داود والترمذي وغيرهم ] "(Dînde aslı olmayıp) sonradan çıkarılan yeniliklerden sakının. Çünkü (dînde) sonradan çı

Receb ayının 27. gecesi olan İsrâ ve Mirac gecesini kutlamanın hükmü nedir?

Hamd, yalnızca Allah'adır. Hiç şüphesiz İsrâ ve Mirac olayı, Allah'ın elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in (elçilik görevinde) sâdık olduğuna, O'nun, Allah -azze ve celle-'nin katındaki makamının ne kadar büyük olduğuna delâlet eden, Allah Teâlâ'nın büyük mucizelerinden birisidir.Yine İsrâ ve Mirac olayı, Allah Teâlâ'nın göz kamaştıran kudretine ve O'nun bütün yarattıklarının üzerinde, yüce olduğuna delâlet eden mucizelerinden birisidir. Nitekim Allah Teâlâ bu olay hakkında şöyle buyurmuştur: (( سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ{1})) [ سورة الإسراء الآية: ١] "Gecenin bir bölümünde, kendisine (kudretimize ve vahdâniyyetimize delâlet eden) birtakım âyetlerimizi gösterelim diye kulu Muhammed'i (bedeni ve ruhu ile uyanık bir halde iken), Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldı

Küfür (inkâr) ve Çeşitleri

12811 nolu soruda insanı dînden çıkaran büyük küfrün çeşitlerinin olduğunu okudum. Sizden küfrün çeşitlerini açıklamanızı ve bunlara örnek vermenizi ümit ediyorum Hamd, yalnızca Allah'adır. Küfür (inkâr) ve çeşitlerinin hakikati üzerinde konuşacak olursak, söz uzun sürer, fakat biz, aşağıdaki noktalar üzerinde durarak konuyu özetleyeceğiz: Birincisi: Küfür (inkâr) ve çeşitlerinin bilinmesinin önemi Kur'an ve sünnetin nasları, iki şey olmadan îmânın geçerli olmayacağı ve kabul görmeyeceğine delâlet etmiştir. Bu iki şey, aynı zamanda kelime-i şehâdetin (Lâ ilâhe illallah'ın) anlamıdır. Bu iki şey: 1. Allah Teâlâ'yı birleyerek O'na teslimiyet göstermek. 2. Küfür ve şirkten ve bu ikisinin bütün çeşitlerinden uzak durmaktır. Bir kimsenin, bir şeyden uzak durması ve ondan sakınması, onu ancak tanıması ve bilmesiyle mümkün olur. Böylelikle tevhîdi öğrenmenin, ona göre hareket etmenin ve onu gerçekleştirmenin, küfür ve şirki tanımanın ve ondan sakınmanın ve ondan